12 Temmuz 2016 Salı

3-5-2 SİSTEMİ VE FENERBAHÇE'DE UYGULANABİLİRLİĞİ

     Futbolseverler, hele yaşları otuzun üzerinde olanlar bilirler, 3-5-2 denilince akıllara ilk olarak  80 ve 90'lı yıllarda üç büyükleri de çalıştıran farklı Alman hocalar gelir. Peki nedir 3-5-2 ve günümüzün çağdaş futbolunda neden pek tercih edilmemeye başlamıştır? Öncelikle futbol tarihinde ki popüler taktik anlayışlara kısaca bir göz gezdirelim isterseniz. Tarihe baktığımızda futbol aynı saha ölçüleri ve oyuncu sayılarıyla ve hemen hemen günümüzden büyük farkları olmayan kurallarla oynanmasına rağmen, 70'li yıllara kadar futbol maçlarında çok yüksek skorların olduğu sanırım kimsenin gözünden kaçmamıştır. Öyle ki bizimde katıldığımız 1954 Dünya Kupasına baktığımızda ilk turda turnuvaya veda eden A Milli Futbol Takımımızın bile 3 maçta 10 gol atıp 11 gol yediğini görebiliyoruz. Turnuvayı Şampiyon tamamlayan Batı Almanya 6 maç sonunda 25 gole ulaşırken, Batı Almanya'ya finalde kaybeden dönemin güçlü ekibi Macaristan'ın 5 maçta 27 gole ulaştığını görüyoruz. Bu iki takımın gruplarındaki mücadelesini Macaristan 8-3 kazanırken finalde tekrar karşı karşıya gelen iki takım arasındaki mücadeleyi 3-2 kazanan Batı Almanya Dünya Kupasının ilk kez sahibi oluyordu. Bu iki takımında sahaya dizilişine baktığımızda ise kısaca WM olarak adlandırılan o dönemin popüler taktiği 2-3-3-2'yi görüyoruz ki esasen iki savunma oyuncusu önünde biri defansif üç orta saha bir forvet arkası ya da üçüncü santrfor ve iki santrfora çok yakın oynayan iki kanat oyuncusuyla birlikte toplamda 4 hatta 5 hücum oyuncusu şeklinde bugün uygulaması çok büyük cesaret gerektirecek bir anlayışla sahada olduklarını görüyoruz (Şekil-1). 


(Şekil-1)
                                           1954 Dünya Kupası Finali Saha Dizilişleri
                             (https://en.wikipedia.org/wiki/1954_FIFA_World_Cup_Final)                        


     1958 ve 1970 Dünya Kupalarını kazanan ve taraflı tarafsız her kesimin beğenisini kazanan Pele'li Brezilya ise 4-2-4 anlayışını benimsemekteydi (Şekil-2).


(Şekil-2)
                                              1958 Dünya Kupası Finali Brezilya-İsveç (Maviler Brezilya)
                                  (https://en.wikipedia.org/wiki/1958_FIFA_World_Cup_Final)

     Futbolun artık iyice endüstrileşmeye başladığı 70'li yıllardan itibaren ise artık galibiyetin ya da kaybetmemenin güzel ve estetik futboldan çok daha fazla önem kazanması ile futbolda yavaş yavaş defansif anlayışında egemen olmaya başladığını ve buna bağlı olarak yıllar ilerledikçe geçmişe oranla skor sayılarının da düşmeye başladığını görmekteyiz. Futbolda uzun yıllar boyunca futbolun beşiği İngililtere'den yayılan günümüzün çift stoperli iki savunma oyunculu defans anlayışı tercih edilmekteyse de 1940'lı yıllardan itibaren Grasshopper, Servette, FC Zurich ve İsviçre Milli Takımlarını çalıştıran Avusturya'lı teknik adam Karl Rappan savunmasının arkasına atılan toplarda sorun yaşayan takımlarında bu ikilinin arkasına bir üçüncü "Sweeper" (Süpürücü) oyuncu yerleştirmeyi akıl edecek ve ileride 3-5-2 nin kilit oyuncusu olan liberonun fikir babası olacaktı.

 
Karl Rappan (https://en.wikipedia.org/wiki/Karl Rappan)

     Bu süpürücü oyunculu üçlü savunma anlayışı Arjantin asıllı İtalyan teknik adam Helenio Herrera tarafından geliştirilecek ve günümüze kadar İtalyan Milli Takımı dahil tüm İtalyan takımlarının vazgeçilmez defansif anlayışı olan "Cattenacio" (Asma kilit) ile özellikle Inter'de büyük başarılar elde edecekti (Şekil-3). 3-5-2 anlayışının temelini oluşturan bu sisteme göre libero ve beklerle birlikte üç savunma oyuncusu ve iki kenar bekiyle sahada olan takım maçına göre bir kanadını orta sahaya yakın oynatmakta, hücuma yakın oynayan kanat tarafındaki stoper ise kısmen bu kanat bekine kaymaktaydı (Şekil-4), skor avantajı yakalandığı anda ise beşli savunmaya dönülmekteydi. Öyle ki bir süre Barcelona'yı da çalıştıran Herrera iki sene Fuar Şehirleri Kupasını  (O zamanki adıyla UEFA Kupası) kazanmasına rağmen kısır skorlu defansif futbol anlayışı yüzünden Barcelona'da uzun süre çalışamayacaktı.

Helenio Herrera
(http://forzaitalianfootball.com/2015/08/legend-of-calcio-helenio-herrera/)


(Şekil-3)
Defansif Pozisyondaki üçlü savunma (Catenaccio)


(Şekil-4)
Ofansif Anlayış halinde üçlü savunma (Sağ Kanat Hücum Anlayışlı)

     1990'lı yılların sonlarına kadar yaygınca kullanılan 3-5-2 taktiği 90'lı yıllardan itibaren orta sahada topa sahip olmanın, kanat akınlarının ve tehlike yaratan karşı kanat akınlarının önlenebilmesi maksadıyla önce iki stoperin arasında ya da bu ikiliden biraz sarkık oynayan liberonun öne çıkması (Ön libero) ve orta sahadaki iki oyuncunun kanat beklerinin önünde yer almasıyla önce dörtlü orta saha daha sonrasında ise 2000'li yıllardan itibaren hücumdaki bir oyuncunun daha orta sahaya kaymasıyla tek santrforlu günümüzde de takımlarımızca çoğunlukla tercih edilen 4-5-1 türevi sitemlere devşirildi. Günümüzde baktığımızda 3-5-2'yi uygulamaya devam eden nadir takımlardan en önemli ve başarılı takım olarak Juventus (Şekil-5) ve İtalyan A Milli Futbol Takımını (Şekil-6) görmekteyiz. 

(Şekil-5)
AC Milan:0 Juventus:1-21 Mayıs 2016-İtalya Kupası Finali Juventus Saha Dizilimi
(http://www.transfermarkt.de/juventus-turin/startseite/verein/506)


(Şekil-6) 
Almanya: 7 İtalya: 6 (Penaltılarla)-02 Temmuz 2016 Avrupa Şampiyonası Çeyrek Finali İtalya Saha Dizilimi
(http://www.transfermarkt.de/italien/startseite/verein/3376)
      
     Bugün yaşları 70'ler civarında olan eskilerin poüler bazı futbol ulemaları bizlere "3-5-2 demode, üç adamı defansta tutup, tek adama mahkum kanatlarla ne defans yapabiliyorsun ne de ofans" fikrini dikte etseler de, bana göre yukarıda verdiğim 3-5-2 içerisindeki farklı varyasyonlar ve hemen gözümüzün önümüzdeki Juventus ve İtalya örnekleri durumun aslında pek öyle olmadığını göstermekte.

      Fenerbahçe'ye gelirsek, Fenerbahçe ve 3-5-2 denildiği zaman benim aklıma en son Holger Osieck dönemi gelmekte, TSYD Kupası dışında pek bir başarı yaşanmayan meşhur "Önce Cannes sonra Van" hezimetlerinin yaşandığı bu dönemde Osieck bir dönem Oğuz Çetin'i libero olarak kullanmayı denemiş hatta bazı hazırlık maçlarında stoper olarak bile kullanmıştı. Aradan geçen yirmi yıl içerisinde Mustafa Denizli ile gelen şampiyonluk ve sonrasında Werner Lorant ile başarı yakalanamayan sezonlar dışında Fenerbahçe'nin devamlı 3-5-2 dizilişini tercih ettiği bir sezonu ben hatırlamıyorum.

      Şimdilerde ise Vitor Pereira'nın Fenerbahçe'de 3-5-2 sistemini denemek istediğini görüyoruz. Geçtiğimiz sezona hücum futbolu oynatacağı ve 4-4-2 vaadiyle başlayan Pereira kötü futbol ve skorlardan sonra tekrar takımın uzun süredir oynadığı tek forvetli sisteme dönmüş hatta bir çok kez oyun içerisinde orta saha üçlüsünü üç ön libero nitelikli oyunculardan kurduğu bile olmuştu. 

         Benim anladığım kadarıyla Pereira çift forvetle oynayacak bir sistemi kurmanın peşinde ve bu yüzden 3-5-2 sisteminde karar kılmış olmalı diye düşünüyorum.

    Fenerbahçe kadrosunda savunmaya baktığımızda, bu transfer dönemiyle Skrtel, Kjaer ve Neustaedter gibi oldukça kaliteli ve kariyerli oyunculara sahip Fenerbahçe'de 3-5-2 sisteminde libero mevkisinde oynamaya en yatkın oyuncu olarak ben Mehmet Topal'ı görmekteyim, Mönchengladbach ve Schalke'de uzun süre ön libero mevkisinde oynayan Neustaedter'in de bu bölgede ikinci alternatif olabileceğini düşünüyorum. Josef de Souza'dan Sao Paulo'da  dönem dönem sağ bek olarak yararlanıldığını bildiğimizden bu oyuncudan da çok zorunlu hallerde stoper ya da libero olarak faydalanılabileceğini düşünmekteyim. Öncelikli olarak Hakan Çinemre ve takımda kalırsa diğer genç oyuncu Berkay'da alternatif stoperler olabileceğini düşünüyorum.

        Esasen bu sisteme baktığımızda Ersun Yanal döneminin Gökhan Gönül ve Caner'inin tam ideal kanat bekleri olduğunu düşünmekteyim. 3-5-2 sisteminde Fenerbahçe gibi bir takımda hem defansif hem ofansif olarak üzerlerine büyük yük düşecek bu mevki oyunculardan sağ kanat isimleri Van der Wiel ve Şener, sol kanattaki mevkidaşlarına göre bana daha fazla güven vermekteler. 

     Ozan ve Josef'in biraz daha defansif olarak yer alacakları orta sahada Salih'in playmaker (10 numara) rolünü mü yoksa gelecek bir 10 numaranın yanında Beşiktaş'ta Sosa yanındaki Oğuzhan rolünü mü üstleneceği çok önemli. Bunun yanı sıra Fenerbahçe'de bir kaç yıldır kanatlarda izlediğimiz Alper'in bu sistemde oyun kurucu bir ismin yanında çok etkin olabileceğini düşünüyorum. 

     Bu sistemde mevcut kadro yapısında kalırsa Stoch'un da bir şekilde kendine yer bulabileceğini düşünmekle birlikte Volkan Şen rol biçemediğim tek isim. Şut yeteneğinin zayıflığı buna büyük etken, Volkan Şen'in maçlar içerisinde ancak skor ihtiyacı duyulan anlarda hamle bir kanat oyuncusu olarak kullanılabileceğini düşünüyorum.

      Çoğunluk Atıf Şeşu'yu 10 numara ya da kanat oyuncusu gibi düşünsede ben ondan hücumda ki iki oyuncudan biri olarak efektif verimin alınabileceği kanısındayım, Sonuçta ligimizde gol krallığı yaşamış bu isimle birlikte Fenerbahçe'nin elinde birbirinden farklı özellikte dört ayrı hücum oyuncusu olacak. Bitirici bir Van Persie'nin yanında bir partner ile birlikte geçtiğimiz sezon başında umut edilen yüksek skorlara bu sezon ulaşabileceği kanısındayım. Bu ikilinin dışında delici bir Emenike ve Pivot Santrfor rolünü üstlenen Fernandao'nun forvet hattını çeşitlendirdiğini düşünmekteyim.
    
      Sonuç olarak 3-5-2 sistemi ligimizde uzun süreden beri izlediğimiz tek forvet, çift ön liberolu sistemlerin tekdüzeliğinden sonra beni fazlasıyla heyecanlandırmakta. Yaklaşık yirmi yıldır iyi bir futbolsever ve bir amatör futbol emekçisi olarak naçizane şahsi değerlendirmem bunlardır.

        Okuduğunuz için teşekkür ederim. İletişim için :mkbkurt@hotmail.com